birkaç yüz fotoğrafa poz vererek doğdu bugün güneş.
aviles’te birkaç yüz gülümsedi.
ısındı dünya.
benim günüm başlarken, başkaları için gün bitmek üzereydi.
başkaları için yaşam...
daha başkaları için de başka şeyler…
özlediklerim vardı.
sabahları sevdiklerim…
annemi görebilmem için artık
şizofren olmam yeterliydi.
zaten sağlıklı bir akıl,
geçmişi acılarla dolu terk edilmiş ahşap bir evden farksızdı.
bazıları, koskoca bir mevsimi saklıyordu gülüşlerinde.
onlar güldüğü sürece yaz hiç bitmiyordu.
aklım çengel atıyordu sabahları uzaklara.
sanki ben yakındaymışım gibi kendime…
sanki ben, yabancıların en yakınıydım kendime.
canına okunmuş bir kitaptan arda kalan
altı çizilip sit alanı ilan edilmiş cümlelerdir.
sit alanlarına gece bekçisi yaptım, sevdiğim birkaç kelimeyi.
‘‘sit alanı bekçileri’’ olmalı belki de hiç çıkmayacak kitabımın adı.
‘‘okumakla, manavın beni aldatmasına engel olamıyorum bir türlü’’
diyordu tutunamayanlar kabilesi’nin gece bekçisi selim.
canım selim, çok yakıştın şiirimin ortasına.
şehri ikiye bölen tren yolu.
dörttaşlar anıtı.
kendini yollara fırlatan okyanus.
sokak meyhaneleri.
sokak insanları.
mahou birası.
hayal kurmaya çok elverişli bir şehir.
insan bir ömür boyu hayal kurabilir burada.
kendi hayalini yetiştirip,
yok pahasına satabilir bile.
hiç mi yok diye soran insanlara…
güneş, bir deniz fenerinin üstünden doğuyor bugün.
dalga sesi.
gemi sesi.
sessizliğin sesi.
şiirden sesler korosu.
sesini özlediklerim var.
sessizliğini de…
çay.
balıkçılar.
bulutlar.
uzak evler.
bir cam kenarından sokağı izleyen biblolar.
ip gibi yollar.
sabah.
birilerinin çok sevdiği şarkıların eşliğinde çırpınıyordu koskoca okyanus.
birileri de nefret ediyor olmalıydı bu şarkılardan.
sit alanları.
kavun taşıyan kamyonlar.
sessiz harf düşmeleri…
yabancı bulutların altında oynanan
bu büyük oyunun başrolünde hep özlemek var.
biliyor musun, özlemek için yaratılmışım ben?
özlemek, tanrıdan torpilli olmalı.
her yerde ve sürekli…
karışık sokaklar.
insanlar.
notalar.
elbise patronları.
kenarı çintinmiş porselenler!
birkaç yüz fotoğrafa poz vererek battı bugün güneş.
aviles’te birkaç yüz asıldı.
soğudu dünya.
güneş batarken aviles’te
soğumuş şekersiz çayımın rengini almış olmalıydı gökyüzü.
bakmadım.
seviyor olmalıydı beni tanrı.
görmedim.
bir şiir tanrısı der ki;
‘‘yaşadığı yere benzermiş insan.’’
onun için en çok anneme benziyorum ben.
fâilâtün
fâilâtün
fâilün
burak ketenci
ilk yazım ; 17 mart 2019 / aviles
son düzenleme ; 22 nisan 2022 / istanbul
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Yazı yazar, yazar değil; şiir yazar ama şair değildir. Şiir ve yazıları; derKi, Merdiven Altı, Lemur, Nett...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...