Sansür Gölgesindeki Kök: OSVALDO PUGLIESE
Göç zamanları içime derin bir ağırlık çöker, yalnızlık hissi beni sarıp sarmalar. Kimseye bir küskünlüğüm yoktur oysa.
Elimde bir kitap, ayaklarımı vapurun korkuluğuna uzatmış yavaş yavaş kıyıdan uzaklaşıyordum. Bir adam kollarını açmış karşı kaldırıma geçiyordu ve ardından kuşlar havalandı. İçeri kaçıp kaçmamak arasında direniyordum ki birkaç martı yakın mesafe gözlerimin önünden aktı gitti. Gökyüzü tek renkti. Gri bulutları da beyaz bulutlar kadar sevsek ne olur ki diye düşündüm. Mevsime, yağmura, rüzgâra yoldaş olmuş grilerin de anlatacağı derdi yok mudur, neden dinlemeye değer bulmayız. Yüzümüz buruşur, canımız sıkılır, misal sabah uyandığımızda görsek perdeyi aralamamızla kapamamız bir olur. Hayatımıza girişi, günümüze dahil oluşu zamansız misafir etkisi yaratır çoğunlukla. Yağmura, çamura, soğuğa, kara karşı şartlanmalar, şikâyetlerden olsa gerek bu ruh hali. Başımın üzerinde akıp giden bu tek renk, ileride aynı vurgudaki sularla birleşiyor ve ben başımı yeniden ellerimin arasındaki kitap kapağında bana bakan profile eğiyorum.
Bir sanatçı, bir protest, korkusuz bir isyankâr var karşımda. O mucizevi bir yetenek, kalbini insanlara açan, özgürlük diyen, eşitlik diyen, hakka, hukuka, adalete inanan bir müzisyen. Komünist kimliğiyle sadece Arjantin tarihine değil tango tarihine de adını yazdıran piyanist besteci Osvaldo Pugliese.
Ortak acılar insanları birbirine yakınlaştırdığı gibi ülkeleri de yakınlaştırıyor. Arjantin tarihi kırk kapılı bir oda, katman katman belleğimde yer ediyor. Bize ne kadar çok benziyor dediğim anlar hiç de az değil. Tarihin karanlık sularına gömmek istediğimiz ortak ne çok dram, ne çok ağıt varmış meğer. Bu iniş çıkışlarda insan, kendisine varlığını hatırlatan, bazı şeylerin normal de olabileceğini işaret eden alanlarda nefes almaya çalışır. Bu alanlardan biridir sanat. O ülkenin tarihinde ne yaşanırsa yaşansın, olaylardan bağımsız düşünülemeyen, ancak bir o kadar da toplumlar üzerinde birleştirici, toparlayıcı, tutundurucu misyonu olan bir vaha.
Müziğin ve özellikle tangonun Arjantin tarihindeki yeri salt sanat tarihi bakış açısıyla incelenirse eksik kalır. Amerika Kıtası’nın keşfini takip eden dönemlerdeki sömürgeci yaklaşım, kolonileştirme çalışmaları, işgaller ve beraberinde gelen kaos Arjantin’e 1816’da bağımsızlığının ilanıyla sonuçlanacak bir mücadele evresi yaşatmıştır. Arjantin halkına gelirsek bu evreden itibaren darbeler, baskılar, sansür ve yasaklarla şekillenen yönetimlerle bazen gülmüş, çokça ağlamış, hüzünlü hikâyeler yazmıştır. Parçalanan ruhlarını çoğunlukla sanatla iyileştirmeye çalışmışlardır diyebiliriz.
Osvaldo Pugliese 1905-1995 yılları arasında yaşamış bir sanatçı. Buenos Aires’te doğmuş bir Arjantinli olarak yaklaşık bir asır boyunca ülke tarihinde, siyasetinde, kültürel, toplumsal, sanatsal olaylarında iz bırakmıştır. Şimdi ben, kendi şehrimde, iki özgür grinin arasında onun müzikal kimliğini besleyen damarları keşfediyorum. Kitap kapağından bana bakan gencecik yüzü acaba onca yıl boyunca halkı tarafından çok sevileceğini, baş tacı edileceğini, yanında çalışan orkestra üyelerinin sadakatle yıllar boyu yanından ayrılmayacağını biliyor muydu? Bununla birlikte aynı yaşanmışlıkta fikirleriyle, savunduğu değerlerle vatanının ileri gelen siyasetçileri tarafından ötekileştirileceğini, suçlanacağını, en özel ve heyecanlı anlarında çalışmalarına engel konulacağını, bu yolda sağlığını kaybedecek noktaya getirileceğini tahmin eder miydi? Kim bilir, belki.
Arjantin’in grevler, isyanlar, askeri cuntalar, yasakçı zihniyetle yönetilme süreçleri boyunca, çocuk yaşta yüzleştiği gerçek acılar Pugliese’nin kişiliğini, duruşunu, hayata bakışını ve savunduğu değerleri şekillendirmiş. Pugliese bu dönemde ayrıca müziğin, tangonun ve tango enstrümanlarından piyanonun büyüsünü keşfetmiş, önce çeşitli orkestralarda çalışmış nihayetinde kendi orkestrasını kurmuş, geç de olsa 1943 yılında “Farol” ile eserlerinin kayıtlarını almaya başlamıştır. O yıl aynı zamanda, aralarında Juan Domingo Peron’un da bulunduğu subaylar tarafından gerçekleştirilen darbe ile Arjantin’in bir kez daha sarsıldığı yıldır. Çoğunluğu göçmenlerden oluşan bir ülkede “ dilin saflaştırılması” başlığında dahi sansür, yasak ve baskı uygulanır. Tango sözlerine sansür getirilir, orkestraların varlığı ciddi anlamda tehlikeye girer. Peron, işçi haklarını koruma ve koşulları iyileştirme uygulamalarını iktidarda olduğu dönemlerde sağlıklı yönetmez. Eşi Eva Peron’un Arjantin halkının kalbinde yer etmesi, iyilikseverliği, halkla bütünleşmesi dahi Peron’a karşı yükselen tepkiyi engelleyemez.
Sanatçı kimliğini hayat görüşünden ayrı tutmayan Pugliese ne yazık ki savunduğu ilkeler nedeniyle sanat yaşamında uzun ve meşakkatli yollardan geçer. Orkestrasının yanında olması gereken birçok zamanda mahkûmdur, zaman olur bestelerini hapiste yazar, zaman olur konserlere çıkamaz; piyanosunun üzerine bırakılan karanfil orkestra üyelerine güç verir. Peron iktidarda görev aldığı ve başkanlık yaptığı dönemlerde artan yaptırımları, sansür kararları gibi pek çok aşamada Pugliese’yi zorlar. Onu hayranlarından uzak tutar, sanat hayatını bitirme noktasına getirir, engeller, ayrıştırır. Bu ayrıştırma 1973 yılında Peron’un son kez iktidara geçeceği zamana dek devam eder. O yıl yurda döndüğünde Plaza Republica’da bir kutlama organize edilir ve şaşırtıcıdır ki Pugliese de davet edilir, Pugliese kabul eder. Konserin ardından yemek davetinde Peron Pugliese’nin elini sıkar ve “Affetmeyi bildiğiniz için teşekkür ederim,” der. Komünist sanatçı Pugliese’nin yanıtı gecikmez, “Affederim ama unutmam.”
Bu dingin sonbahar zamanı, hakkında öğrendiğim her yeni bilgi, müzik, hikâye kısaca yaşanmışlığıyla Osvaldo Pugliese kalbimde farklı bir yer alıyor. İnsanın insana ettiği zulme, iktidarların sanata, sanatçıya ve sevenlerine neler yapabileceğine dair bir örnek daha görüyorum ve son olmayacağını biliyorum. Sanat hayatı boyunca 500 e yakın eserle sahnede ya da hapiste sevenlerine ulaşmış. Recuerdo, La Yumba, Remembranza (Remembranzas), Nochero Soy, Pasional, Una Vez bu okyanustaki dalgalardan sadece birkaçı.
Osvaldo Pugliese’nin eserlerini dinlemek iç dünyanıza açacağınız derinlikli bir kanal olabilir. Eserlerinin hikâyeleri ve yaşam öyküsü ise sevgiye, hüzüne, emeğe, halka, düzene dair “karşısında saygıyla eğileceğimiz” mucizevi bir kişiliği gözler önüne serecektir.
Not:
Kendimi bu kültürü, bu tarihi merak eden sosyal dansçı diye tanımlayabilirim ancak. Arjantin tarihi, tango müziği ve kültürü kapsamında derin araştırmalar yapılabilir. Bu alana ilgi duyuyorsanız müzik, dans ve sözler(şiir) üçgeninde yoğunlaşan tango kültürüne dair çok kıymetli kişilerin çalışmalarını, müzik bilgilerini takip etmenizi öneririm(*)
* “Tango Masters Osvaldo Pugliese” Michael Lavocah
* Mihran Şigaher, Araştırmacı yazar, tango eğitmeni, tango DJ
* Manuk Çolakyan, Tango DJ
* “Tango Tutku’nun Ekonomi Politiği” Marta E. Savigliano
* Araştırma Makalesi: Tangoya Sınıftan Bakmak, Arjantin’de Komünist Bir Şef: Osvaldo Pugliese (Umut Karamollaoğlu ve Mine Dilan Kıran)