“Cisimleri gördüğüm gibi değil,
düşündüğüm gibi boyarım.”
"Pablo Picasso"
Somut bir benzerlikle kendi dış görünüşünü resmetmesi değil de, daha çok duygularının, düşüncelerinin ve yaşam felsefesinin, kısacası zihnindekilerin tuvalde bir ifade bulmasından söz ediyorum. O yüzden bu soru aslında eseri üretenin sadece aynada gördüğü kendi fiziksel halini bir portreye yansıtması anlamına gelmiyor. Her sanatçının aslında iç dünyasını, düşünce yapısını ve yaşama baktığı penceresinden gördüklerini, bir sanat dalının aracılığı ile ortaya çıkardığı eserinin ete kemiğe bürünmesi olarak ifade edebiliriz.
“Sanat,
her zaman kendini ifade etmekte
çok da güçlü bir araçtır.”
Sanatçı isterse her zaman eserleri aracılığıyla iç dünyasını dış dünyaya aktarmanın farklı bir yöntemini ve onu izleyenlerle de derin bir etkileşim kurma yolunu bulur. Bu nedenle, her bir eser de, sanatçının kendi deneyimlerini, duygularını ve düşüncelerini yansıtır ve bu da eserin kişisel bir ifade olmasını sağlar diyebiliriz. Bir eseri taklit etse, doğada gördüklerinin bire bir resmi olsa bile mutlaka kendinden bir şey katacaktır.
Bu yüzden işte bu sorunun cevabı bende aslında evettir; çünkü her insan kendini var ettiği değerleri, karakteri, prensipleri, zevkleri, öğrendiği doğruları ve yargıları üzerinden 5 duyusuyla algıladıklarını, kısacası zihninde gördüğü dünyayı dışarıya ve üretimine yansıtır. Hatta duygularını kolaylıkla dile getiremediği zamanlarda bile, dolaylı olarak bile olsa sanat aracılığıyla kendini ifade etmesine imkan bulur. Dolayısı ile hangi üretimi yaparsa yapsın mutlaka içine kendi düşünceleri ve doğayı algılama biçiminden bir şeyler katıyordur, bu kaçınılmazdır.
“Resim yapmak,
görme özürlü insanın uzmanlığıdır.
O, gördüklerini değil;
hissettiklerini ve yaşadıklarını resmeder.”
“Pablo Picasso”
Bu doğrultuda da elbette her sanata gönül veren ve üretime geçen insan, genellikle hayata kendi baktığı penceresinden gördükleri, kendi öz değerleri ve yaşadığı geçmiş deneyimlerinden aldığı ilhamları ve sanatsal zevkleri doğrultusunda resim yapar ve bir eser üretir diye düşünüyorum. Ya da düşlediği dünyayı, kendi renkleri ve imgeleriyle, sınırlar koymadan, özgürce tuvaline dökmek isteyecektir.
Her ressamın tarzı ve ilgi alanları da farklı olabilir, bu nedenle farklı konuları ve nesneleri resmedebilir. Kimisi doğayı, duyularıyla gördüğü gerçekleri, manzaraları tercih ederken kimisi sezgileriyle hareket eder hayal gücünü kullanır, kimisi ilham aldığı ya da hayranı olduğu insanları portreler, kimisi düşlerini soyut sanatla icra eder ya da tarihi olaylar veya toplumsal konular gibi farklı alanları seçebilir.
Seçtiği konular, tarzlar, renkler, imgeler ve bu araçları nasıl kullandığı, nasıl resmettiği, sanatçının kişisel ifadesinin bir yansımasıdır. Genellikle kişisel deneyimlerinden, kendi ilgi alanlarından ve duygusal durumlarından etkilenir. Örneğin, bir ressam geçmişte yaşadığı bir travmayı ya da sevincini, coşkusunu da resmedebilir. Başka birisi ise doğanın güzelliğinden ilham alarak renkli ve canlı manzaralar yaratabilir. Her ressamın farklı bir hikayesi ve bakış açısı vardır ve bu, eserlerine de yansır.
Yani her ressam, kendi içsel dünyasını, bakış açısını ve yaratıcı vizyonunu tablolarına ve eserlerine yansıtır. Dolayısıyla, her ressamın resimlediği şey kendi özgün tercihleri ve sanatsal ifadesiyle doğrudan ilgilidir.
"Sanat,
insanın iç dünyasını ve
dış dünyayı algılama biçimini
yansıtan bir araçtır."
Sanat, sanatçı tarafından ürettilen eserler aracılığıyla, izleyicisinin duygularını ve düşüncelerini duygusal bir deneyime çevirmeyi, haz vermeyi ve etkilemeyi amaçlayan bir alandır. Hatta bir eseri izlerken, izleyici kendisini ressamın dünyasının içine çekilmiş hissedebilir ve onun duygusal deneyimini de paylaşabilir.
Sonuç olarak, ressamlar kendilerini resmederken, aslında kendi iç dünyalarını ve hayata olan bakış açılarını hikayeleştirmek sureti ile dışa yansıtırlar. Aktardıklarıyla da hem kendilerini hem de dünyayı anlamaya çalışırlar.
“Sanat,
aynı anda kendimizi keşfetmemizi
ve
kendimizi kaybetmemizi sağlar.”
“Thomas Merton”
Özünde sanat; doğayı, insanın duygularını, düşüncelerini ve hatta düşlerimizi ifade etmek, duyulara hitap etmek ve izleyicisine haz vermek için, farklı teknik ve yöntemlerle insanın ortaya çıkardığı, gerek estetik ve gerekse anlamlı eserlerdir. Amacı insanı iyileştirmek, güzelleştirmek ve günlük yaşamın stresinden arındırmak ve ruhun üzerinden tozunu almaktır. Sanat, sadece estetik bir tecrübe değil, aynı zamanda insanın ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayan bir araçtır. Her sanat eseri, bir hikaye anlatır ve izleyiciye yeni bir bakış açısı sunar ve böylece sanat, insanlığın evrensel bağlarını güçlendirir ve içsel keşif yolculuğunu da besleyendir.
“Sanatın amacı, varlıkların dış görünümlerini değil,
onların içsel önemlerini temsil etmektedir.”
“Aristotle”
Sanatla ve Sağlıcakla
Aynur Görmüş