“ Sevginin olmadığı yerde durma kızım, sevgi dilinin konuşulmadığı yerler incitir seni. “ dedi.
Temmuzun yirminci günü sabahında, asma bahçesinde yürürken söylemişti bunları. Hem benimle konuşuyor, hem de üzüm salkımlarının üzerini örten büyük yaprakları kesiyordu.
“ Bu yaprakları kesmezsem salkımlar yeterince renklenmez, hava alamazsa hastalanır… “
Sıra sıra asmaların arasından ev görünüyordu. Evin üzerinden yükselen güneş bahçedeki çardağı parlatıyor ve çardağın üzerine saran asmayı da besliyordu. Onu da özenle yetiştirmişti. Etrafındaki her şeyi güzelleştirdiğine inanıyordum. Tekrar yürümeye başladığımızda asıl konumuza dönmüştük. Ona birkaç ay önce yaşadığım bir karmaşayı anlattım.
“ Ben sevince nefesim karşımdaki insanın ciğerlerinden geliyor. Ama bir zaman sonra ona nefes olmadığımı gösteren davranışlarda bulunuyor. “ dedim. Birini sevdiğimde yaşamak onunla var oldu sanıyordum.
“ Çünkü sevgisizlikte sevgi arıyorsun. “ dedi.
Bana verilen en büyük ceza buydu işte. Beni tanımak isteyenlerle tanıdıktan sonra bir kelime bile etmeden gidenlerin yüreklerinde kıyasıya bir yarışın olduğunu, bu yarışın sonunda varılacak çiçekli bir bahçe yerine geride bırakılacak bir soru işareti olduğumu anladığım andan beridir de sevgisizliği düşünüyordum.
“ Seven insan, hesaplı yaşamaz. Konuşmanın, gülmenin, gezmenin zamanı yoktur. Seni seven insan, seni de kendisi kadar iyi tanır. Gözünden yaş gelmesin diye çabalar, bir muhabbetle yüzünü güldürür. Sevmek ve sevilmek hakkını sonuna kadar kullanmalı insan…”
Eve döndüğümüzde saat on ikiyi geçmişti. Merdivenlerden çıktı, ikinci katta bulunan odasına dinlenmeye gitti. Her öğlen iki saat uyurdu. O uyurken mutfak penceresinin önünde duran geniş masaya oturdum. Haldun Taner’ in “ On İkiye Bir Var “ kitabını okuyordum. Şöyle bir cümleye denk geldim:
“ Son zamanlarda içimde, kurgusunun bitmekte olduğunu sezen bir saat çaresizliği var.”
Bir saat gibi olduğumu düşündüm; eşit hızda hep ileri gitmek zorunda olan. Parçalarımdan her biri farklı şeyler söylüyordu. Bir döngünün içinde koşup öğrenmem gereken dersleri bulamıyordum. Yanlış kapıların eşiğinde durduğum, sevgi beklediğim, ruhumdan izler bırakmak istediğim çok olmuştu…
Gölgesi masaya düştü. Arkamı döndüm, elini omzuma koydu. Masanın üzerinde duran kitabın adını okudu. Yanıma oturdu. “ Haydi, bize çay getir. “ dedi. Üç dört dakika içinde çayları getirmiştim. Konuştuğu, yanında sessizce oturduğum her an çok değerliydi. Bundan kaç yıl sonra bu masada hangimiz yalnız kalacaktık, bilmiyorduk.
Çaydan bir yudum aldıktan sonra;
“ Ben sevgimide zamanımı da herkese dağıttım. Bazen insanlardan uzaklaştım, nefret ettim, her düşündüğümü biri karşılasın istedim. Bazı yollardan eli boş döndüm, bazılarından dertler aldım da geldim. Hepsini yıllarca aklımda süzdüm süzdüm. Sonunda hep kendime vardım. Ben eksiktim insanlar da eksikti, ben mutluydum insanlar da mutlu… Ben de sevgiyi hep başka yerlerde aradım, buldum sandım yitirdim. Sahibim sandım, yanıldım. Saatler ilerledi günlere kavuştu. Ben, beni aradım durdum. Velhasıl yolun başında kendime bakmayı bilseydim o yolu dilediğim gibi yaşayabilirdim…
Sevmenin ne olduğunu kendini sevmenden bilsinler kızım. “ dedi.
Yaratılanların içinde en güzeli dedemdi, ona sonsuz sevgiyle bakıyordum, gülümsedik. Çayı içtik, üzerine iki bardak çay daha bitirdik. Aklımda yine yeni sorular dönüyordu. Kendimi nasıl seveceğim? Bunun bir öğreteni var mı? …
Masadan kalktı, içeri geçti. Masanın üzerinde duran kitaptan rastgele bir sayfa açıp gözümün değdiği cümleyi okudum:
“ Bir bakıma hepimiz kurulu birer saat değil miyiz?...”
Serap Şahin
1987 yılında Bolu’da doğdu. Dokuz Eylül üniversitesi Yerel Yönetimler ve Anadolu üniversitesi Kamu Yönetimi, Adalet bölümü mezunudur. Amas...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...