Antares

 

 

Göz bebeklerinin küçülmesiyle arkasında duran öfkenin belirmesini tepkisiz karşıladığım an’ lardan biriydi. Herkesin öfkesini tanıdığı bir şey yaşaması olasıydı, kimisinde bunun geniş zamana yayılması durumu daha güvenilir yapıyordu. İtiraf etmeliyim ki öfkelendiğinde karşılaştığım heybetine imreniyordum. Kendine zarar vermediği sürece makul seviyelerde gerilen bedeninin, nelere sebep olacağını bilmesem de öfkesinin bir heybeti vardı…

Sesi; ulaşabileceği her alana ustalıkla yayılıyor, karşısındaki insanı ürpertebiliyordu. Sonra aynı ses; korkulardan kaçıp sığınılan güvenilir bir yere dönüşüyordu. Bilirsiniz, tezatlıkların insan aklında yarattığı soru işaretlerinin hatrı sayılırdır ama O, kimsenin aklında öyle yer etmiyordu. Geldiğim yaşa kadar eksik kalan şefkati, mutlu olmakla tedirgin olmanın birbirine karıştığı bir hisle tamamlıyordum…

Bazı insanlara bakmanın, gökyüzüne bakmakla benzerliği vardı. Hayatımdaki çoğu insanı yıldızlarla tanımlayıp onlara gökte bir yer verirdim. Göğün insan ruhuna kattığı güzellikleri sadece ben görüyor olamazdım, belki de bu yüzden seveni çoktu. Hepsinin göğünde mutlak bir yere sahipti. Yüzünün aydınlığından yakalayan herkes kendindeki güzelliğin farkına varıyordu. Az ya da çok…

Yanında yürümek, konuşmak, susmak, başkalarının çizdiği yollar yerine yenilerini çizmek… keyif veren eylemlerdi. Farkında olmadan, bazen derin düşünerek yürüdüğüm yolların hiçbirinde yaşamın tadına varmayı akıl edememiştim. Bana buldurduğu en büyük ders buydu belki de. Gözlerinin ardındaki dünyada yaşanan fırtınaları, sakinliği, sevgiyi, kaygıyı… biriktirdiği bütün duyguları dinlemek istiyordum. Saatler süren konuşmaların sahibi olsa gözlerimi kırpmadan heyecanla dinlerdim. Konuşurken ikna etmek, dinlerken sakinleştirmek gibi etkileri vardı…

Bir akşam, Ay olanca güzelliğiyle bütün yolları aydınlatmışken Antares’i hatırladım; hani savaşın, mücadelenin, hırsın, inadın, keşfin, yeniliğin habercisi olan yıldız. Parlak yıldızların en kırmızısı. İnsanlar, yıkıcı özellikleriyle tanımlıyor olsa da Antares benim için gücün, tutkunun, durağan olmama halinin gökteki oluşumuydu. Ay’ a olan yakınlığı, benim için de bir konum belirliyordu...

Bir eylemi, düşünce haliyle onaylayabileceğim kadar güven yaratmıştı. Kalabalıklarda ismi anıldığında da insanların gözlerinde aynı güveni yakalıyordum. Güzel olan bütün duygu ve düşüncelerimin yanında kaygılandığım, gizemli bir yanı olduğunu da seziyordum. Kimi zaman belirsizlik korkusuna kapılsam da yolun sonunda gölgesinde dinleniyordum…

Her şeyin yenileneceği bir zamanda, dünyadan ve hayattan almak istediklerimize vardığımızda, mutluluk ve yaşanabilecek tüm zevkler için ruhumuz Ay’ ın ve Antares’in gücüne kapıldığı an’ da, olanca güçle sevmenin yüceliği anlaşılacak, üzüntüde mutluluk aranacaktı...

İyi bir şeyi yok etmeden, bütün varoluş güzelliğiyle yanında yürümeyi seviyordum, bir yıldızın yaşamına tanık olur gibi...

 

Serap Şahin

Image

Arzu KOLOĞLU

1978 yılında Niğde’de memur bir aile...

Image

Aynur GÖRMÜŞ

“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...

Image

Aynur KULAK

2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...

Image

Ayşegül EKŞİOĞLU

İstanbul’da doğdum, Pertevn...

Image

Burak KETENCİ

1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...

Image

Gülhan MERİÇ

1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...

Image

Hasan Ünal TEKAĞAÇ

1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....

Image

İbrahim KORKMAZ

1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...

Image

İlkay AKIN

Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...

Image

Psk. İlkim ÖZ

İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...

Image

Mehmet DEĞİRMENCİ

1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...

Image

Orçun OĞLAKCIOĞLU

Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...

Image

Özlem KALKAN ERENUS

1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...