Çocuklar dünyayı alacak elimizden/
Ölümsüz ağaçlar dikecekler
Nazım Hikmet
Önce sessizlik, şaşkınlık, sonra endişe ve korku,
Şimdi cesaret ve ümit, iyimserlik ve birlik. Bu ülkede çok şey gördük, bizden öncekilerin gördüğü ve bizden sonrakilerinse görmesini ummadığımız şekilde. Derin, sarsıcı, iç bulandıran bir kargaşa durumu. Yayılmaya çalışan gereksiz korku atmosferinde bir demet gül uzatmak.
Bir baksak çevremize şöyle ayılır gibi, puslu bir gökyüzünden sıyrılır gibi. Ne için, nereye varmak için, nasıl bir hırs, nasıl bir dünyevi bağımlılık için?
Değer mi?
Tapılacak kadar yüce mi?
Ne diyordu Edip Cansever “Yer çekimli Karanfil” adlı şiirinde:
Oysa ki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz
İçimize bir karanfil düşüyor
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi, aklımdı şu kadarcık kalıyor
Uzatsan elini ve tutsan elimi, derken
Karanfil elden ele
O kadar kolay ki, öylesine doğal, bu ülke topraklarında olduğu gibi bu dünyanın da her milimi gelip geçici, bu evrenin ve tüm bu hayatların da. Özümüz bir olmaktan geçmiyor mu?
Çokça dağıldık ve her şeye rağmen biz bütünüz, biriz, ne zaman unuttuk bunu görmeyi? Kendini aykırı kılan, kısasa kısas diyen, bir zamanlar diye başlayan, şimdi sıra bizde diye devam eden oldu bittiler. Ne geçti elimize?
Güzel ülkemin en aşina yerlerinden birinde her şey herkes bir yana çocuklarımız zarar görüyor. Çocuklarımıza okullarda empatinin anlamını öğretiyor öğretmenlerimiz, erdemleri, sağduyuyu, eşitliği, nerede bu insan özüne dokunan yaklaşımlar?
İnsanların üzerine sıkılan sudan çok daha fazlası, farkındalık ve muhakeme yeteneğinden farklı bir enerjinin maddeleşmiş hali. Başka şeyler söyleyelim artık, yeni bir şeyler, güzel emeller besleyelim. Eşimize, dostumuza, çocuklarımıza, yakın-uzak tanıdıklarımıza, insanımıza umut aşılayalım, iyimserlik sonra, bir olduğumuzu unutturmayalım.
Sadece ölümlü varlıklarız, hepsi bu, hiçbirimiz dünyaya kazık çakmayacağız,
Geleceğe umutla bakan dal gibi bedenler göğsünü siper etmesin suyun enerjisine, düşüncesinin hangisinin dahi suç olduğunu anlayamayan onurlu gazeteciler yatmasın hapislerde. Sıyrılalım egonun tehlikeli sularından, gelin verelim geleceği çocuklara, siz geleceksiz değilsiniz diyelim.
“Dünyayı verelim çocuklara
Hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türkü söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı verelim çocuklara, Kocaman elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Bir günlük de olsa öğrensin arkadaşlığı
Çocuklar dünyayı alacak elimizden
Ölümsüz ağaçlar dikecekler”
NAZIM HİKMET RAN
İstanbul’da doğdum, Pertevniyal Lisesi, Mimar Sinan üniversitesi ve ardından İTü, eğitim hayatıma yön verdi. Uzun yıllardan beri İn...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...