Bir sesin bir türküyle renk renk yayıldığı yeryüzü burası. Öğrenilmiş kelimelerin öğretilmiş kelimelerden daha ağır bastığı bir toprak bütünü. Bu bütüne armağan edilmiş bir nehrin kıyısındayım. Attığım her adımda ayaklarıma daha çok yeşilin bulaştığı bir yerdeyim: Bir yanı güneşe diğer yanı nehire bakan bir ağacın gülümsediği, yorgun ve yaşlı bir ağacın suya kavuştuğu, gencecik dalların yaprak yarıştırdığı bir olağanlıkta.
Oturduğum yerden kalkıp yürümeye başlıyorum. Tüm sevgisi, hırçınlığı ve gücüyle akan bu nehrin kıyısında yürürken dedemin sözleri geliyor aklıma:
“İnsanoğlu yüzyıllarca suyun kudretinden medet umdu. Bu bitimsiz güç, sırtını suya yaslayan her insana bolluğundan bereketinden bir parça verdi. Şunu unutma kızım: Suya varmak, hayata kavuşmaktır.”
Suyun serinliğini bedenime taşıyan rüzgarın desteğiyle yürüdüğüm yollar, suya çıkıyor. Ayaklarım suya değiyor, kollarım ağaç dalı özgürlüğü kadar uzun ve göğe dönük. Düşüncelerime şahit tuttuğum zamanın tam ortasında bir türkü tutuyor ellerimden. Bir ses bir söze başlıyor ve birden nefesinden var olduğum dünya değişiyor. Bir bahar ayaklanıyor sustuğu yerden. Saçlarımın kıvrımlarına doluyor getirdiği hava.
“Bir sesin yüceliğine sığınarak korkusuzca bilinmeyen yolları yürüyebilirim” diyorum kendime.
Hep olduğum gibi değil de olmak istediğim gibi yaşatıyor zamanı. Suyun soğukluğuna aldırmadan, sonunun umuda vardığını düşündüğüm bir yolu yürüyorum. Bu nehrin bilinmeyen engebelerinden geçtiğimde de şeffaflığıyla tüm dünyasını yansıttığı yere vardığımda da ellerimden tutan hep aynı ses.
Bir türküye sığınmanın derinliğini keşfediyorum. İnsan olmaya dair ne kadar duygu varsa hepsini bir bir yaşıyorum. Üstelik bir türkünün başlayıp bittiği yere kadar geçen sürede oluyor tüm bunlar. Ben doğduğumdan beri kaç kere dönmüşse dünya işte o kadar zamanda insan, ruhunun eksiklerini tamamlıyor.
Ben hep aynı suyun maviliğine yürüyorum.
Bir türkü, bir insana değdikçe göğün sıcaklığı hiç tükenmiyor. Nehir aynı nehir, bahar aynı bahar. Bir ses, bir yüreğin derinlerine yürüdükçe ben de bir türkünün eşliğinde ‘hayata kavuşuyorum’.
*Türk Mitolojisi’ nde tek ve benzersiz ağaçtır. Ölümsüzlüğü sembolize etmektedir.
1987 yılında Bolu’da doğdu. Dokuz Eylül üniversitesi Yerel Yönetimler ve Anadolu üniversitesi Kamu Yönetimi, Adalet bölümü mezunudur. Amas...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...