Ekmekçibaşı Oteli 2.Bölüm

 

 

Sonra Necmi Hasan’a dönerek alaycı bir ses tonuyla, “Senin en iyi dostunu gördüm geçen gün.” deyiveriyor. Hasan bu söylenenin kim olduğunu anlamadığını göstermek istercesine kaşlarını kavuşturuyor. Yüzüne de şaşkın bir ifade takınıyor. Hafif bir tebessümle, “Anlayamadım.” diyor. “Yahu latife ediyorum. Çocukluk arkadaşın yok muydu senin, Ahmet. Gene bir yağlı kapı bulmuş sanırım. Son model arabası olan birisiyle dolaşıyordu.” Bunu duyan Hakan da söyleyeceği olacağından ağzına attığı enginarlı mezeyi çabuk çabuk çiğneyerek tam bitirmeden, “Ben de gördüm geçenlerde, bir müşteriye evrak götürüyordum. Bizim ekonomik sınıfımızın yetmeyeceği bir mekanda birkaç kişiyle oturuyorlardı. Kahkahalar, sohbetler havada raks ediyordu. Ama bana biraz samimiyetsiz geldi doğrusu.” Konuşulanları dikkatle dinledikten sonra Hasan yüzündeki tebessümü bir kenara bırakmış ciddi bir ifade takınmıştı. Gözlerini Necmi ile Hakan’ın üstünde gezdirerek, “Aziz dostlarım, güzel insanlar, siz zannediyor musunuz ki Ahmet’in kurduğu ikili ilişkiler kökleri sağlam dostluklardan oluşsun. Ahmet gibi insanlar bir şekilde sosyete denen cemiyetin arka kapısından içeri kendisini kaçak yollardan girdirir. Orada ilk gördüğü kişiye ahtapot gibi sekiz koldan sarılır. O kişi üzerinden diğer kişilere ulaşır. Yoksul edebiyatı ile de kendisine en lüks mağazalardan giyim kuşam aldırtır. Birkaç süslü cümle öğrenir. Onları durmadan tekrar eder. Arada sahte birkaç kahkaha atar. Alın size işte Ahmet’in arkadaşlık kurma yöntemi. Kafası sığ sularla dolu birçok insanın bir araya gelme şekli.” Temeli sağlam örülmemiş her arkadaşlığın altında mutlak bir çıkar yatar. Ahmet’in yaptığı da tam olarak buydu. Ekonomik koşulları iyi olmayan bir ailede doğmuş. Düzgün bir tahsil hayatı edinememiş. Çevresinde gördüğü, duyduğu o son model arabalara, pahalı kıyafetlere, deri ayakkabılara, gösterişli yaşamlara her zaman içten içe özenmiş bu tür insanlar, o çevreye girmenin hayalini kafasının bir köşesinde her zaman taze tutarlar. Hayatlarına bu minvalde yön verirler. Ve günün birinde kendi ruhlarını satmak pahasına o çevreye bir şekilde adımlarını atarlar. Ahmet de girdiği iş sayesinde tanıştığı kişilerle bir bir arkadaşlık kurmuş sonunda da içki masasındaki arkadaşların anlattığı gibi kendisini bir gün son model bir arabada, başka bir gün güzel bir mekanda, diğer gün lüks bir mağazada alışveriş yaparken görmeleri çok normaldir. Ahmet gibi insanlardan dil, din, ırk fark etmeksizin dünyanın her köşesinde görmek mümkündür. Burada asıl sorulması gereken soruyu içki masasındaki arkadaşlarımızdan birisi -Mesut- içkisinden koca bir yudum aldıktan sonra diğer arkadaşlarına bakarak, “Peki aziz dostlarım Ahmet bu şekilde davranıyor, eyvallah. Niyeti belli. Ya onunla takılan durumu düzgün insanlar için ne demeli? Anlamadınız değil mi? Ahmet’in ekonomi sınıfını bilen bu kişiler sizce onunla neden takılıyor? Sonuçta onlara göre alt tabakadaki sıradan insanlardan birisi pozisyonunda Ahmet.” Masadakiler Mesut’un bu soruları karşısında şaşırmışlardı. Olaya hiç bu tarafından bakmadıkları yüzlerinden okunuyordu. Kısa süre sonra Hasan, “Şu sebepten olabilir.” dedi ve devam etti. “Bana kalırsa onunla takılan kişiler de aile terbiyesini tam anlamıyla tamamlayamamış sığ beyinlilerden oluşan, egolu insanlar. Şimdi bir düşünün hepimiz egosu yüksek kişilerden oluşan insanlarız. Hepimizde son model arabalar, son moda kıyafetler, dolgun cüzdanlar vesaire vesaire… Peki biz bunların gösterişini kime yapacağız? Aynısından sende de var sende de… Mantığı az çok çözdünüz mü dostlar, burada devreye Ahmet gibi insanlar giriyor işte. Cüzdanımıza kadar Ahmet’e gösterirsek rahatlamış oluruz. Böylelikle alınan arabaların da, kıyafetlerin de, cüzdanın da bir değerinin olduğunu anlarız.” Diğer arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında ufak bir kahkaha atarak buzla dans eden rakısından bir yudum aldı ve gözlerini Mesut’a devirerek, “Anladın mı şimdi güzel dostum?” dedi. Mesut hafif bir tebessümle kafasını anladığını gösterircesine yukarı aşağıya salladı. Bu kez Mesut kadehini havaya kaldırdı ve “Gerçek dostlukların şerefine o zaman.”

Bir süre daha sohbetleri devam etti. Birkaç meze siparişi daha verdiler. Onlar da bitince ağır ağır masadan kalktılar. Masanın asıl sahiplerinden Necmi, Ekmekçibaşı Meyhanesi’nden çıktıktan sonra eve gidemeyeceğini anladığı için hemen yan taraftan otele giriş yaptı. Ekmekçibaşı güzel bir akşama daha ev sahipliği yapmanın gururuyla yeni güne hazırlanmak için canlı ışıklarını söndürdü. Otelden duyulan horlama seslerine evlerine gitmekte olan müşterilerin kahkahaları eşlik etti.          

 

 

Image

Arzu KOLOĞLU

1978 yılında Niğde’de memur bir aile...

Image

Aynur GÖRMÜŞ

“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...

Image

Aynur KULAK

2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...

Image

Ayşegül EKŞİOĞLU

İstanbul’da doğdum, Pertevn...

Image

Burak KETENCİ

1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...

Image

Gülhan MERİÇ

1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...

Image

Hasan Ünal TEKAĞAÇ

1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....

Image

İbrahim KORKMAZ

1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...

Image

İlkay AKIN

Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...

Image

Psk. İlkim ÖZ

İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...

Image

Mehmet DEĞİRMENCİ

1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...

Image

Orçun OĞLAKCIOĞLU

Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...

Image

Özlem KALKAN ERENUS

1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...