Kendine Özgürleşmek
Kendi hayatının tamamına hiç dışardan biz gözle bir bakmayı denedin mi ?
Bakabildiğinde neler keşfedeceksin neler, kim bilir!
Fark edeceksin ki genelde her birimiz yaşadıklarımızı başarılarla ya da başarısızlıklarla sıfatlandırıyoruz ve başına keşkeler ekleyip sonra kendimizi acımasızca hırpalıyoruz olmuş bitmiş geçmişimize dair.
İşte bugünkü davranışlarımızda, seçimlerimizde her ne varsa yaşamın içinde, hepsi bu geçmiş tecrübelerimize takılı kaldığımız için hayatımızdadır. Çoğu da çocukluğumuzdan yetişkinliğe geçiş dönemlerinde yaşanmış şeylerden kaynaklı olarak bugünlere kadar etki eder. O dönemlerde yaşadığımız küçük bir olay o günkü bilinçle bize kocaman olarak görünür ve olayın üzerine hikayeler yazar, sonra bu hikayelere kendimiz de inanırız. O günlerde bunlara büyük büyük anlamlar yükler, sırtımıza her birini yük olarak alırız ve artık bunlar bizim yaşam üslubumuz haline gelir ve hepsini bugünlere kadar taşır, hatta taşımakla da kalmayıp geçmişte olanların etkisi ile bugün yeni kararlar alır, yeni seçimler yaparız. Bu döngü böyle devam eder.
Bütün bunlara öğrenilmiş kodlar, kurallar, adetler, aile gelenekleri, inanç kalıpları, hatta prensipler bile deriz. Aslında bu saydıklarımızın toplamı bizim yaşam boyu davranış üslubumuz olur. Hayat boyu bütün seçimlerimizi, yargılarımızı etkileyecek bir üslup ve bakış açısını küçücük yaşlarda zihnimize kaydederek oluşturur, bilinç altına atarız. Bu kayıtlar orada arşivlenir.
Yaşamda günlük hayatta herhangi bir olayla karşılaştığımızda, ona nasıl tepki vereceğimizi hemen bilinçaltındaki o kayıtlara bakarak belirleriz. Orada benzer bir olay eşleniğini bulur ve o zaman ki o olaya verdiğimiz tepkiyi yani kayıttaki o bilgiyi çağırır ve bugünkü olayla eşleştirir, benzer tepkilerle veya kararlarla cevap veririz ve biz hep böyle hareket ederiz. Çünkü zihin böyle bir şeydir, %90 bilinçaltına göre yaşama sunar kendini, %10 bilinçten. Ama kendini gerçekleştiren, dönüşümünü tamamlayan insanlar için durum farklılaşacaktır. Bilinçle daha anda seçimlerle sunar kendini. Bilinç altı sadece deneyimdir onun için.
Bilinçaltından yaşadığında, neden sürekli hep aynı şeyler benim başıma geliyor, hep aynı insanlarla karşılaşıyorum deriz. Sonuçlarından tatmin olmadığımız sürekli yeni bilinçaltı deneyimleri oluştururuz. Yaşamımızın toplamı da neredeyse geçmişte başımıza gelen olaylar ve tecrübeler sayesinde oluşturduğumuz kodlar kutusu (zihin) gibidir , yani bir nevi koşullanmalardır.
İşte o çocuk yaşlarda oluşturduğumuz kodları yaşam kutusundan temizlemez, farklı bir düşünce yöntemi öğrenmezsek hayatımız hep geçmiş tecrübelerimiz gibi olacaktır. Farklı bir sonuç beklememiz de olası değildir.
Bu ; geçmişimizi silelim, yok sayalım unutalım anlamı asla taşımaz. Tam tersi o zaman yaşananlar, elbette yaşanmıştır, doğrudur ve gerçektir ; ancak o yaştaki “sen”in yaşadığın, o çocuk bilinciyle algılanmış olaylar , verilmiş kararlardır onlar. O zamandaki küçük “sen”i etkilemiş olan olayların, bugünlere; yani büyüyen, gelişen “sana” etkisi o küçük çocuğun kararı ile olmamalıdır. O gün kızdığın, kırıldığın, o dönemin bağlamında değerlendirilmesi gereken olaylara yüklediğin anlamla birlikte, o gün verdiğin tepkilerle zihninde kayıtlar oluşturursun. Bunlar işte senin yaşam üslubun olur. Yani çocuk yaşlarda yaşadığımız olaylarla, o gün verdiğimiz kararlarla bugün ki “seni” oluşturursun. Bütün seçimlerini, kararlarını o çocuğun oluşturduğu yaşam üslubu belirler artık. O gün sana değersizlik hissettirdiyse olan biten, sen hep değersiz olduğuna inanan olursun. Ve bunu gerçekleştirmeyi sağlayacak olayların içine girer, hep öyle hissettiren insanlarla tanışırsın, sonunda da işte hep aynı sonuçlar geliyor başıma dersin. Her neye adım atmak ve neyi deneyimlemek istersen, döner gider zihin o küçük çocuğun kayıtlarına sorar. O da genelde yoluna engeller çıkarır; yapamazsın, yeterince iyi değilsin, haksızlığa uğruyorsun, bu sana saygısızlık, kızmakta haklısın, değersizsin, kabul görmüyorsun, o senden daha iyi, gibi kodlarla ya da insanlar güvenilmezdir, o bölgenin insanı sinirlidir, kilolu olmak çirkindir, bu faydasızdır, gibi sıfatlarla cevap verir bize zihnimiz.
Yaşamı bugünkü temiz BİLİNÇLE ve şartlarla, düşlerimizle, sınırlarımızla ve önceliklerimizle değerlendirmemiz gerekirken, hayatımıza şartlanmış küçük kızgın bir çocuk karar verir. Hepimizin hayatında çok büyük olasılıkla böyle bir sürü kararlar olmuştur, olacaktır. Bunun farkına varmak için odaklanmak, üzerine düşünmek gerekir ki zihnimizden özgürleşelim. O kızgın çocuğu, kızgın olduğu zamana, geçmişe bırakmak yerine, biriktirdiği yükleri bugüne taşıyıp, bugün olduğumuz kişi ile bağdaştırıp, yaşam üslubumuzu oluşturuyoruz. Hatta çoğu zaman buna prensip diyor, seçimlerimizi de buradan yaptığımızda elde ettiğimiz sonuçtan memnun olmuyoruz. Ve daha sonra seçimlerimizin sorumluluğunu almak yerine; ya BAHANELER savurup , başkalarını suçluyoruz, ya da yaşananların bizi yüreklendirdiğini düşünüp, hırslanıp, bunlardan BAŞARI HİKAYELERİ, yaratıyoruz. Onun yüzünden, o olaydan sonra, ona kendimi ispat etmek için, ona öfkelendiğim için, daha zengin olmadığımız için, başkaları kadar eğitimim olmadığı için, gibi… Kısacası başarılarımızın da hayal kırıklıklarımızın da bütün suçlusu o çocukluğumuzdaki olaylar, kişiler, şartlar diye düşünüyoruz.
İşte bugün olduğumuzu sandığımız bu insan, seçtiğimiz meslek , belki evliliğimiz, eğitimimiz, belki nasıl bir anne baba olduğumuz, hepsi ama hepsi o günlerde başımıza gelen olaylar ya da kişilerle ilişkili durumdadır. Üstelik yaşadığımız o olaylarda sorumlu olduğuna inandığımız kişilerin, onlara olan kızgınlığımızdan haberi bile olmayabilir. Zihinden özgürleşmek demek burada da devreye girer, sadece kendi kodlarından temizlenmek değildir marifet, o kızgın zamanların ‘sence’ sorumlusu olduğuna inandığın insanlarla da bu olanları konuşup tamamlanırsan gerçekten özgürleşirsin. Bu konuşma sadece yaşayan insanlarla da olmak zorunda değildir. Bugün dünyada olmayan ama kızgın olduğumuz insanlarla da bağlantıda olarak özgürleşebiliriz.
Nasıl mı ? Önce düşünce biçimini değiştirerek. Çünkü suçlu yok, sorumlu var. O gün bilemezdin, küçüktün, bilinçsizdin sorumluluk alamadın ve sana öğretilenlere göre yaşadın, ama şimdi BİLİNÇ’ten haberin var, sorumluluğu alıp şuçlamadan hayatını sen seçebilirsin.
Verdiğimiz tepkiler bizim yaşama bakış açımızı belirler. Olana verdiğimiz tepkilerin tamamı kendimizle ilgilidir, asla karşımızdaki olay ya da kişilerle ilgili değildir. Bunları tek tek fark edip, buradan özgürleşmek gerekir. Elbette bunun yöntemleri vardır.
Bizi özgür kılan ; koşula bağlamadan ,cesurca, seçimlerimizi sadece SEÇTİM diyebilme sorumluluğudur. Arkasını bir sebebe dayatmadan, sadece akışta, şimdide yaşayabilmek için bu gereklidir. Çünkü gerçeklik şimdidedir, bedenimizin bulunduğu yerde. Diğeri ya geçmiş tecrübelerdir ki adı üstünde geçmiş, onun yeri olduğu, yaşandığı andadır ve hep orada kalmalıdır. Sonrası ise gelecek anılarıdır, henüz gerçekleşmemiş, biz nasıl istersek öyle olacağına inanmamız gereken geleceklerimiz, olasılıklar dünyamızdır.
İnsanoğlu her şeye bir anlam yükleme çabası içindedir ve tüm varoluşunu bunun üzerine kurgulamıştır. İşte bu çaba ile de kodlar kutusu suçlular, sorumlular, doğrular, yanlışlar, güzeller, çirkinler kısacası sıfatlarla sınırlandırılmış bir hayatla, yanlışlanmış, yargılanmış bir sürü insanla dolmuş taşmış durumdadır. Yaşamın anlamını da bu koşullanmalar zannederek oluşturduğumuz bir kimlikle yaşarız. Hatta hem kendimizden, hayatımızdan memnun olmaz hem de bu saatten sonra değişemem, ben buyum, bunlar benim prensibim bile deriz.
İşte tam da zihnimiz bize böyle davranıyor ; olaylara tepkimizi, tavrımızı o küçük çocuğun kaydettiği kodlarla değerlendirip, davranışlar sergiliyor ve sonuç istediğimiz gibi olmadığında da yine o küçük çocuk gibi kızgın, öfkeli ,haksızlığa uğramış ve değersiz hissediyoruz.
Tekrar edelim ; çocuk yaşta yaşadığın olaylarla ve o bilinçle oluşturduğun kodlarla algıladığın hayata, yetişkin dönemindeki bugününü etkileyecek kararlar alıp bunun adına da benim gerçeğim, VAROLUŞUM diyorsun.
Doğru mu?
Sebebi geçmişe dayandırılan ama sonucu bugün içinde yaşadığın hayatı etkileyen yaşamda BEN VARIM mı diyorsun ?
Bu ne kadar mantıklı ?
Zihnimizdeki ben mi, yoksa bilinçten seçimler yapan ben mi ?
Hangisi gerçek acaba?
Zihin gördükleri, öğrendikleri, öğretildikleri ile bize sürekli bir şeyleri pazarlıyor. Oysa onu çıkardığımızda geriye kalan, şu anda olabildiğimiz andır, işte bu da bizim gerçekliğimizdir. Bedenimiz nerede ise gerçekliğimiz de orada. Yaşanan yaşandı ve o tecrübeler bizi biz yaptı ve artık dün de kaldı. Hatıralar olarak onları yerine gönder, geçmişe. Gelecek adı üzerinde , henüz gelmedi, bırak endişe duymayı, kaygılanmayı, onu gelecekte şuan olduğu zaman yaşarsın.
Planladığını sandığın hayata bir bak, neyi kontrol edebiliyorsun, söyleyebilir misin?
Hayatın her anı sadece belirsizlik, tek gerçek var o da içinde bulunduğun an, dakikalar sonrası belli değil. Kontrol edemezsin, sen ettiğini sanırsın ancak sistem işlemesi gerektiği gibi işler, sen ben yaptım, çabaladım sanırsın ama olan olması gerektiği gibi seyrediyordur.
Bugünü deneyimleyerek tadını çıkaralım yaşamın, çünkü sahip olabildiğimiz tek gerçek şey şu an değil mi ?
Geçmişte oluşturulmuş yaşam üslubumuzdan kurtulmadan kendi özümüzde özgürleşmemiz mümkün değildir. Kendin zannettiğin sen aslında geçmişine tutsak bir çocuk hala. Sınırlar çizerek tanımlamaktan vazgeç kendini; ben buyum, ben şuna sahibim, bunu asla sevmem, şunsuz asla yaşayamam, gibi koşullandırma , bu koşullandırmalar sınavın haline gelir. Neye direnç gösterirsen o gerçeğin olur. Çekim Yasası!
Yaşamla zıtlaşmadan, şartlar koymadan, inatla diretmeden, asla demeden, geleni kabul ederek , ama sonuca etkili insan olmayı seçerek yaşa.
Sen, eşi benzeri olmayan, bilinçle seçimler yapabilecek, yaratılmış bir tasarımsın, birbirine benzemeyen mucize insanlardan sadece birisin. Önce kendini fark et !
Sen aslında dünyada tek sen varmışçasına önemsediğin o kişi değilsin. İnsana verilen iradenin, seçim hakkının, yapabileceklerinin, olabileceklerinin limiti, sınırı yok, bunun farkına varabildiğin an da, her şeyin mümkün olduğu bir hayat bekliyor olacak seni.
Önündeki tek engel kendinsin!
Düşün yapamadığın bütün bahaneleri hatırla şimdi , seçim hakkı kimdeydi sence, ya da önüne çıkardığın bariyerlere bir bak, ona kim engel dedi, kim yükledi o anlamı, sadece senin mi başına geldi o yaşananlar, dertlerde eşsiz mi sanıyorsun sen kendini? Hayır! Milyonlarca insan yaşıyor aynı olayları, her gün ve her insan farklı farklı yorumluyor başına gelenleri , kimine felaket gelen, kimine hediye, bir düşün!
Tasarımında mucize olan sen, ama yaşadıklarında eşsiz değilsin. Hayatı yorumladığın kadarıyla sınırlandıran da sensin. Sadece sen!
Hangisi daha özgürce olurdu sence ; yaşadım, deneyimledim ve öğrendim deme sorumluluğunu almak mı, yaparsam ya başarısız olursam endişeleriyle eksik kalmak , bedel ödemekten kaçmak mı ? Engel kim senin önünde ?
Kendini yaşarken çürümeye bırakma, sonunda sürekli ölüm var diye yaşarken öldürme eşsiz fırsatlarla dolu yaşamını, çarçur etmeyi bırak, sistem önüne ne getiriyorsa o anın için de seç ve yaşa. Sen bile durduramayacaksın kendini, seçip ol dediğinde olabildiğin şeyleri gördükçe gerçek mutluluğu ve mucizeleri özünde bulacaksın, KENDİNE ÖZGÜRCE…
Sağlıcakla
Devamı ne mi? Devamı 2.Bölüm DÜŞLEME …