Karanlığı yok saymadan gücünü de abartmamalıyız. Küçük bir delik yeter karanlığı aydınlatmaya. Işıktan oluşan ruhumuz daraldıkça, bu dünyayı paylaştığımız tüm canlılardan, doğadan, varlığımızın özünden uzaklaştıkça güçlenir karanlık. Gücünü kendinden değil bizden alır yani. Yaptıklarımızdan, seçtiklerimizden, hissettiklerimizden, olmaya çalıştıklarımızdan, hayal kırıklıklarımızdan, hayal etmeyi bırakan umutsuz halimizden alır... Teknolojinin bile önüne geçemediği bir durum... Çünkü maneviyattan yani kurulu düzenin özünden gelir gücü... Tüm savaşlardan ve silahlardan daha kuvvetli olabilir. Bugünlerde yaşadığımız gibi... Yeni düzende yeni bir savaş hali bu... Topla, füzeyle yetinmeyip ölüm korkusunu kitlesel olarak yayarak, tüm Dünyayı karanlığa hapsetmek için içimizdeki öze, ışığa saldıran bir kayboluş hali... Dünyanın dört bir yanında başkaldıran ruhlar meydanlarda toplanıp, bu düzenin dayatılan sembollerine boyun eğmeyeceklerini haykırmaya başladı... Maske, dezenfektan, ilaç, oksijen tüpü, aşı derken sadece tek bir şeyden, ölümden kaçış arayarak mı yoksa bu kitlesel karanlığa gömülüp denizden, ormanlardan, gökyüzünden uzak kalarak nefes alamayacağımızın bilinciyle mi kurtuluruz? düşünmek lazım.... Bütün savaşlardan farklı, çok daha etkili ve tüm Dünyayı değişime zorlayan bu süreçte sevgisiz, temassız, paylaşımsız tek kişilik hücrelerimize hapsolup, kısacık ömrümüzü başkalarının kurduğu oyun düzenine göre tüketmek istemiyorsak kendimizden başlayarak bir delik açmalıyız karanlık odanın duvarında... Bırakalım ışık yayılsın özümüzden, ruhumuzdan... ince bir tül misali narince sarıp sarmalısın önce kendi umutlarımızı...sonra da tüm canlılarla bir olabilmek için, ağaca, hayvanlara, denize, gökyüzüne dönelim, hepsine karşı eşit ve adil olalım, kendimizi korur gibi koruyup, kendimizi sevdikçe yayalım sevgiyi... karanlığın kazanıp bizi ve tüm insanlığı ele geçirmesi için bir delik yetmez ama ışık yayan gönüller bir oldukça bu günler de geçer... Geriye kalan ise bu yolda neyi seçip, nelerden vazgeçtiğimiz olacaktır... Yolculuk ise hiç bitmeyecek...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’de doğmuştur. Lise öğrenimini Denizli Anadolu Lisesi’nde, üniversite eğitimini ise Orta Doğu Teknik...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...