Bondi mavisi, bataklık yeşili, limoni…
İlkbaharın renklerinden sadece birkaçı. Mevsimlerin renkleri mi olur demeyin. Renkleri, şarkıları, ağaçları ve çiçekleri, karakteri bile olur. Bir sevmek düşleyin. Aylardan mayıs. Esintinin en güzeli sizin bahçelerinizde esiyor. Gözünüzün görebildiği her yer bir ressamın bahar tablosundaki gibi. Gözlerinizi yavaşça kapayın ve o tablonun içinde gezinmeye başlayın. İlk adımınızı attığınız anda duyduğunuz, bir piyano ve çellonun dans şarkısı. Böyle bir uyuma rastlamış olduğunuz için kendinizi şanslı hissediyorsunuz. Bastığınız her toprak parçasında farklı türde, daha önce hiç görmediğiniz bitkiler var. Doğanın sunduğu mucizede yürümek, hücrelerinizi yeniliyor. Yavaş yavaş yeniden doğuşa yol alıyorsunuz. Yeşilin binbir tonunun içinde renklere bürünen papatya, sümbül, iris, müge çiçekleri selamlıyor sizi. Hepsinin bir hikayesi var, hangisinin yanında durup hikayesini dinleyeceğinizi bilemiyorsunuz.
Önce papatya tutuyor kolunuzdan. Yanına oturuyorsunuz. Aşkı anlatıyor size, bunun için kaç kalpte doğduğunu ve insanlar arasındaki önemini. Papatyanın gerçek hikayesini kendisinden dinlemenin mutluluğuyla ayrılıyorsunuz yanından. Birkaç adım sonra iris çiçeği selam veriyor. Grek tanrıçası olarak bilindiğinden söz ediyor size. Gökkuşağı olduğunu da ekliyor. Tanrım! Ne güzel bir var oluş. İris çiçeğinin yanından ayrıldıktan sonra sırasıyla sümbül ve müge çiçeklerinin hikayelerini de dinliyorsunuz. Hepsi de kolunuzda asılı duran hasır boş sepetin içine kendisinden bir parça bırakıyor. Çünkü bir çiçeğin gelişi bir insanın unutamayacağı güzelliktedir, yaşadıklarınızdan bunu iyi biliyorsunuz. Yürüdüğünüz yolun alabildiğince mavi bir denize kıyısı olan sonunda gölgesi göğe varan bir yasemin ağacı karşılıyor sizi.
“Hoş geldin” diyor. “İşte burası, bu dünya senin var edildiğin yer!”
Kırılganlığınızın, yüreğinizin bir kağıt gibi rüzgarda savruluşunun ve bütün bunların yanında güçlü duruşunun sebebi işte bu ağacın ruhu.
Hemen arkasında binlerce beyaz lalenin olduğu dikkatinizi çekiyor. “İnsanların cennet dedikleri yer işte burası olmalı” diyorsunuz fısıltıyla.
Aylardan mayıs, ağaçlardan yasemin, çiçeklerden beyaz lale ve siz…
Bir hayatın vazgeçilmez oluşunu yaşatan bu tabloyla bir insanın yüreğinde ne güzel duruyorsunuz…
1987 yılında Bolu’da doğdu. Dokuz Eylül üniversitesi Yerel Yönetimler ve Anadolu üniversitesi Kamu Yönetimi, Adalet bölümü mezunudur. Amas...
1978 yılında Niğde’de memur bir aile...
“Aynur Görmüş” Kimdir? 17 Şubat...
2005 yılında Günlerden Bir Gün romanı ile ede...
İstanbul’da doğdum, Pertevn...
1976 yılında İstanbul’da doğdu. Y...
1975 yılı Düzce doğumludur. Anadolu üniver...
1974 yılında doğdu. Amasya Merzifonludur....
1986 yılı Bulgaristan doğumlu olan İbrahim Ko...
Almanya’da doğdum. İlköğretim 1. sınıfı...
İlkim öz, Ankara doğumlu olup Hacettepe ünive...
...
1974 yılında Denizli’de doğdu. İstanbul...
Orçun Oğlakcıoğlu 1974 yılında Denizli’...
1989 yılında İstanbul Lisesi'nden, 1993'te...