Ben

Kafasının içinde dönüp duran düşüncelerin uğultusunu duyuyordum; yanına oturduğumda, gözlerinin içine baktığımda, yanından geçtiğimde… Duyuyordum… Zamanın akışında kendini nasıl yıprattığını, sorunlarını omzuna yüklenip üzerine başka insanların sorunlarını da kattığını, yalnız...

Antares

Göz bebeklerinin küçülmesiyle arkasında duran öfkenin belirmesini tepkisiz karşıladığım an’ lardan biriydi. Herkesin öfkesini tanıdığı bir şey yaşaması olasıydı, kimisinde bunun geniş zamana yayılması durumu daha güvenilir yapıyordu. İtiraf etmeliyim ki öfkelendiğinde karşılaştığım heybe...

Suskun

“ Sevginin olmadığı yerde durma kızım, sevgi dilinin konuşulmadığı yerler incitir seni. “ dedi. Temmuzun yirminci günü sabahında, asma bahçesinde yürürken söylemişti bunları. Hem benimle konuşuyor, hem de üzüm salkımlarının üzerini örten büyük yaprakları kesiyordu. “ Bu...

Ayna

“ Her şeyin mevsimi, göklerin altındaki her olayın zamanı vardır. “ Tevrat – Vaiz 3 Dünya, başkasının başına gelen kötü olayla...

Soru

Büyük bir yolculuğa hazırlanıyordum, herhangi bir mayıs sabahı. Kulağımda son zamanlarda dinlediğim o şarkıyla, şarkının anlattığı derin bir yoklukla.. Yaşadıklarımı bir kenara bırakarak, yenilenme umuduyla ve bir soruyla beraber hayat yolculuğuna çıkıyordum. Bitiş noktasını bilmediğim bu y...

Atlas

Bütün olumsuz düşünceler aklımın birbiri ardına dizilmiş yollarında koşuşuyordu. Bir masanın kenarına oturmuş öylece kendimi düşünüyordum. Bir yanım yürümeyi seçtiğim karlı yollarda aklımı hırpalıyor ve bütün cezayı aklıma kesiyordu. Diğer yanım, acımasızlık karşısında üzülüyor, bir yolu...

Zamanın Olmadığı Yer

Kahvenin üzerinden salınarak havaya karışan dumana takılmıştı gözlerim. Ben de böyleydim işte; vardım ya da yoktum. Yaralıydım. Yüzümün güldüğü, yüreğimin her gün bir önceki güne göre daha çok ufalandığı bir zamanı yaşıyordum. Renkler, sesler, sözler silinmişti. Bir ben kalmıştım sonu olmay...

Öteki Ben

Yine karşılaştık, o bilindik eşitlikte. Ben; her zaman olduğu gibi gülümsedim sana, sende sessiz bir duruş. Bir süre öylece baktık birbirimize… O güzel saçlarına aklar düştüğünden beri bu kaçıncı buluşmamızsa hepsinden daha yorgun görünüyordun. Birkaç anı hatırladık; onların arası...

Hazine

Bakır rengi bir yaprak düştü pencerenin kenarına. Sonra bir yağmur damlası camda kayarak yitip gitti. Bulutlar; bir akşamüstü rengine bürünüyor, oradan kozmik renge geçiyordu. Sonbaharın gelişini iyice hissettirdiği günlerdi… Gözlerim; ahşap, orman yeşili rengindeki pencere pervazı...

Telvin

Göğün “ mavi “ siyiz. Yeni bir güne yakışan sadelikte ve gülümseyerek yürüyoruz hayat yolunu. Bazıları sonsuz bir düzlükte sessizliğini yarıştırıyor, biz ise engebeler arasında hayallerimizi… Günebakan sarısıyız. Gözbebeklerimizde parlayan güneşin sıcaklığıyla bakıyoruz...

Yalnızlık

Yalnızdım.. İçsel bir yalnızlığın yollarında dolaşıyor, kendi içime yürüyor ve kimseye rastlamıyordum. Bu seçimi ben yapmıştım. Kalabalıkları, eski ve kötü anılarımı bırakıp yalnızlığıma koşar adım gitmiştim… Bir gün -yine sigaramın dumanına düşüncelerimi yüklediğim bir gün &nda...

Öğretici

Kendime, dünyaya yabancı olduğum bir zamanın insanıydım. Doğup büyüdüğüm şehrin içinde o şehre uzak, ne yapmam gerektiğini düşünerek zaman harcayan ve yaşamı kaçıran kaybolmuş biriydim. çoğu insan gibi sabahın erken saatlerinde uyanıyor, kahvaltımı yapıyor, okula gidiyor ve derslerim bittiğ...

Dedemden Notlar

İki parmağının arasında tuttuğu sigarasının dumanı, masanın üzerinde duran yarım kalmış çayının dumanına karışıyordu. Yüzündeki çizgiler derinleşmiş, gözlerini bir yere sabitlemiş, yine derin düşüncelere dalmıştı. Dedem ne zaman böyle dalsa, derin yaraları olduğunu düşünürdüm. Bu duruşunu...

Aşktan

Güneş, ayaklarından gövdesinin yarısına kadar deniz yeşiline bürünmüş tomruk rengi iskelenin yüzeyini parlatıyordu. İlkbaharın gelişiyle kasabada da ufak hareketlilikler başlamıştı. Kışın haftada iki gün açık olan restaurantta yaza hazırlık yapılıyordu. Onun yanında her yaz kapısında uzun kuyr...

Tutunmak

Derin bir bilinmezliğin ortasındayım. ömrümün otuz beşinci yılına sığdırmaya çalıştığım hüznün tarifi yok. Bunca zaman cevabını aradığımı sandığım soruların koca bir hiç olduğunu anladığım birkaç saniyeye doğa özünü, kirli insanlar kötülüğünü bıraktı. çok yakından tanıdığım...

Erguvan

Postacı Selim ağabey, yokuşun bitiminde iki yöne ayrılan yoldan soldaki sokağa doğru yürüdü. Her hafta çarşamba günü adanın bütün postalarını büyük bir özveriyle dağıtır, herkes işini ne kadar sevdiğini konuşurdu. Kapı önlerinde oturan teyzelerin elini öpmeden işine devam etmezdi. Yine öyle...

Yokluğunda

Beyaz... Gözümün gördüğü tek renk bu. Binlerce anıyla dolu hayatımın otuzuncu yılındayım. Yeryüzünü hiç bu kadar beyaz görmemiştim… Ocak… Bütün ayları eşitlediğim akıl defterimde ilk defa bir ay, hepsinden farklı. Halbuki sevdiklerimin var oluşuyla dolu olan on iki tane ay benim...

Yol

Göğün boşluğunda çalkalanan köpük köpük dalgalar, gümüşi bulutlarla arasına net bir sınır çizen tenne rengi güneşin vedası… Hepsi bir nefes kadar yakınımda duruyordu. Renklere isimler verilen bir şehirden geliyordum. Birbirini görmeyen insanların arasından sıyrılıp payıma düşen renkleri...

Mucize Sergisi

Göğün yeryüzüne armağan olarak sunduğu bir yağmur şöleninin tam ortasındaydım. Tüm sakinliğiyle yerde biriken çoğunluğa varan yağmur damlalarının, sona ulaşmadan önce mavi şemsiyemin üzerinde yarattığı senfoniyi dinliyordum. Birazdan bir sokak boyu kadar yürüyüp galeriye ulaşmış olacaktım. Saa...

Pamphylia*

Hayıt ağaçlarının çiçeğe durduğu mevsim, bizim buralar şenlenir. Onun peşine harnup, dişbudak, kocayemiş ağaçları canlanır. Eski Mısırlılardan bu yana gece ölüp sabah dirilen güneş tanrısı bir tutam aydınlık sunduğunda uyuyan bütün canlılar uyanır. Uykular, erken saklanır odalara. Koca bir dağ...

Yaşamın Anlamı

Mutlu uyandığım sabahlardan biriydi. Şehrin kasvetli koşuşturmasını bir anlık kararla bitireli iki yıl olmuştu. Büyük binaların küçük odalarına sığdırılan ve adına “yaşamı devam ettirebilmek için” denilen havanın bedenime ve ruhuma zarar verdiğini gördüğümde hiç düşünmeden uzaklaşm...

Aşk Nedir?

Sade bir yolculuk… üç beş kitap, bir sırt çantası, bir dal kurutulmuş papatya… Kendi hilelerine güvenen bunca insanın arasından sıyrılıp hayalini kurduğum durağanlığa varmak istiyordum. Kafamdaki soruları da geride bırakabilsem aydınlık bir yaşamın ikinci dönemi başlayacaktı....

Yüz Yüze

Şehrin kalabalığından ve gürültüsünden uzakta bir yamacın delice zeytinleri, harıp, selvi ağaçları arasında bir ev. Kenarları turkuaz renge boyanmış ahşap penceresinden bakınca sonsuza yayılan, köpük köpük dalgalarıyla koşuşturan çılgın bir deniz ve göz görebildiğince mavi. Bir ressamın fırças...

Anka

Bir süredir – geceyle gündüzün birbirine iyice karışıp bir zaman dilimiyle anlatılamayacak kadar bilinmediği- kendimle konuşuyorum. üstelik bu tek taraflı konuşmadan keyif aldığımı da söyleyebilirim. Yavaş yavaş deliriyor muyum yoksa kendime şans verip kendimi anlamaya mı çalışıyorum bi...

Vera

Işıltılı bir ağacın altında oturuyoruz. Daha doğrusu ben oturuyorum, onun başı dizlerimde, öylece uzandığı çimenlerin üzerinde ikimiz de aynı hayalin güzelliğinde dolaşıyoruz. “ Bir mayıs sabahı.” Doğanın gücüne , eşsizliğine yaslanmış öylece soluk alıyoruz. Ben saçlarını...

Uyan

Bir gün batımı gölgesinde, bir şişe şarap ve iki kadeh eşliğinde iskelenin yalnız masasında oturuyorduk. Bulutlar; göğün yanık turuncu, kehribar, mercan rengine bürünüşünün üzerinde incelip kayboluyordu. çelik mavisi deniz yavaşlamış , sakinliğiyle bir yaz gecesine hazırlanıyordu. Yarılan...

Dedemden Notlar – 3. Bölüm

Zeytin ağaçları arasında cılız bir yol. “ Gel peşimden” dediği andan sonra o cılız yolu yürüdük. Yer yer çamura batan ayaklarımın altında ıslak toprağı taşıya taşıya peşinden gittim. Ara ara dönüp bana gülüyor, bir ayağıma bir de yüzüme bakıyordu. Spor ayakkabılarımın altında taşı...

İnsan

Saat 08.15 . Gün ışığı sessizce odama sızmış. Pencerenin önünde duran vazodaki pamuk otlarının, dağ püsküllerinin gölgesi duvara vuruyor. Güzel bir ilkbahar sabahı, günlerden Pazar. Şimdi yatağımdan kalkıp bir fincan kahve içmeli ve pazartesi gününün ilk dersi için çalışmalıyım. öğretmenler ça...

Kendine Dönüş

Işıklı bir yol, sıra sıra kırmızı koltuklar, büyük bir perde… Binlerce duygunun anı diye bırakıldığı bir sinema salonundayım. Ay; eylül, mevsim; sonbahar. Bugün yirmi beş yılımı paylaştığım dostumun beni buraya getirmesinde bir anlam arıyorum. İzleyeceğimiz film hakkında hiçbir bilgim...

Nazende

Altuni renklerini karşı kıyının göğüne sunan güneş, beş yüz altmış yıldır nefes alan bir kale, kalenin duvarlarına yoldaş olan ışık ağaçları, aylardan nisan… Bugün, sevdiğim şehrin bir kıyısında çıktığım cümleler arası yolculuğumun otuzuncu yılını kutluyorum. Yüzyıl daha ekleseler ö...

Yarpuz

Göğün alacasının maviye döndüğü bir saat. Eğrelti yeşili bir ağacın tazelenmiş dallarından birinde öten çıvgın kuşu, hemen yanında atlas sediri, toros göknarı… Doğanın uyanışına yazılan güzelliklerin arasında gülibrişimin arkasında duran bir...

Ağça

“İnsanın gözüne, kaşına, boyuna bakmakla olmaz; yüreğini görmek, bilmek gerek kızım.” dedi. Bunu dediğinde yürüdüğümüz ormanın derinliklerindeki nehrin üzerinde bir köprüde duruyorduk. Köprünün altında sakinliğiyle akan suyun seyrine takılmıştım. Ne kadar da yerind...

Buğu

“Hadi ansızın çık gel. Beraber dağıtalım hüzünlerimizi; bir bardak çayın buğusunda…” Nâzım Hikmet RAN Masanın ahşap yüzeyine yayılan sarı ışık, masadaki çizgileri belirginleştiriyor. İkinci hamur kağıdından yapılmış bir defter ve mavi bir kalem uyum içinde be...

Günebakan

Kendimi anlamaya söz verdiğim günden beri ‘insan’ üzerine düşünüyorum. Binlerce değişikliğe sahip bir var oluşu… Sonra güzel, derin çizgileri olan yüzler geçiyor gözlerimin önünden. Saç telinden ellerine, gözlerinden nefesine kadar tanımaya çalıştığım insanlara rastlıyorum....

Bizim Eller

Gün batımının en çok yakıştığı yer; bizim eller. Kavak ağaçlarının birbirine sarıldığı, çınar ağaçlarının heybetinde soluklanılan, servilerin göğe uzanan yapraklarında huzur bulduğumuz eşsiz yer… Yeşil bir düzlüğün en sığ yerindeki bahçeli iki evden biri benim evim. Bu evle ilgili h...

Mavi Misket

“ Hava elzem mesele… Yemekten, sudan da öncelikli mesele. Aç- susuz geçirebildiğiniz zamanla, havasız geçirebildiğiniz süreyi kıyaslamanız bu savı ispat için yeterli olacaktır…” diyor Havayı Koklayan Adam… Hakkı var dediğinizi duyuyorum. Doğduğumuz çevreye...

Beyaz Lale ve Mayıs

Bondi mavisi, bataklık yeşili, limoni… İlkbaharın renklerinden sadece birkaçı. Mevsimlerin renkleri mi olur demeyin. Renkleri, şarkıları, ağaçları ve çiçekleri, karakteri bile olur. Bir sevmek düşleyin. Aylardan mayıs. Esintinin en güzeli sizin bahçelerinizde esiyor. Gözünüzün görebild...

Morpheus

Bir uçurumun kıyısı ya da gün batımının akılda en güzel kaldığı bir yer, işte öyle bir yerde rastladım ona. Eğrelti yeşili ceketinin yakasını düzelttikten sonra sol elini siyah pantolonunun cebine soktu. Diğer elinde bir kitap vardı. Aramızdaki mesafeden beni farketmesi zordu, ben de yaklaşmak...

İnanmak Üzerine

Günün en güzel saati. Bir yudum kahveyle güneşin aydınlığına kavuştuğun o vazgeçilmez an. önce perdenin arasından sızan gün ışığının izinde pencereye doğru birkaç adım atacaksın, sonra başını göğe çevireceksin. O sonsuz maviliğin ruhunu temizlediği, sesinde kocaman bir iyi ki havasıyla göğe...

Askıda Kalan Mutluluklar

Kendinize rastladığınız bir kitap; “Askıda Kalan Mutluluklar.” Burak Toprak, Klaros Yayınlarından çıkan bu kitabında birbirinden güzel on bir öyküyle karşımıza çıkıyor. Kitabın adını okuduğunuzda hemen kendi hayatınızda var olan, askıda kalan mutluluklarınızı düşünüyorsunuz...

İmge

Bir kağıt ve bir kalemle var olduğum günden beri öğretilen bir dilin engebeli yollarında yürüyorum. Kimi zaman her harfiyle dost olduğum kimi zaman da bütün harfleri kullanılarak yazılan bir cümleyi anlayamadığım bir dil bu. Nefes aldığım ilk andan tam otuz üç yıl sonra insan olmanın en güzel halin...

Fortuna

“Herkes, şansını kendi yaratır.” dedi. Kül rengi bir günün içinde durup kendimi sorgulamama sebep olan bu cümlenin daha birçok konunun kapısını aralayacağını düşündüm. Kehribar, turuncu , mercan ve pas renklerinin yapraklarla can bulduğu ağaçlı bir yolu yürüyorduk. Yeryü...

Dedemden Notlar-2.Bölüm

İki parmağının arasında tuttuğu sigarasının dumanı, masanın üzerinde duran yarım kalmış çayının dumanına karışıyordu. Yüzündeki çizgiler derinleşmiş, gözlerini bir yere sabitlemiş, yine derin düşüncelere dalmıştı. Dedem ne zaman böyle dalsa, derin yaraları olduğunu düşünürdüm. Bu duruşunu büy...

Lento

Buğday rengi, ince ve zarif parmakları tuşların üzerinde dans ediyordu. Notaların sesine karışan hafif yaz rüzgarı ara ara esiyor, birbirine yakın mesafede oturan dinleyecilerin arasından hızla akıp gidiyordu. ülkenin en önemli antik tiyatrosunda dinlediğim bu piyanistle röportaj yapacağım gün...

Ilgım

Kraliyet, çelik ve bondi mavisinin birbirine karışarak can bulduğu bir denizin en duru yerinde, heybeti ve ihtişamıyla var olan bir ağaç o. Yüzyıllarca, dilden dile dolaşan bir efsanenin kahramanı. Bu efsaneye göre: Tomruk rengi kökleriyle yerin binlerce kilometre katını aştığı söylenen bu ağacın...

Dedemden Notlar

Göğün mavisinin olanca aydınlığıyla gözlerime dolduğu bir sabah. Uyanışıma yerleşen mutluluğun en büyük nedenlerinden biri: Odamın penceresinin, yeşilin türlü tonlarına açılıyor olması. Başka bir nedeni de dedemin evinde odamın olması tabii ki. çocukluğumda okul tatil edildikten hemen sonra e...

Hayat Ağacı*

Bir sesin bir türküyle renk renk yayıldığı yeryüzü burası. öğrenilmiş kelimelerin öğretilmiş kelimelerden daha ağır bastığı bir toprak bütünü. Bu bütüne armağan edilmiş bir nehrin kıyısındayım. Attığım her adımda ayaklarıma daha çok yeşilin bulaştığı bir yerdeyim: Bir yanı güneşe diğer yanı nehir...

Perestiş*  

“İnsanın insana ettiği” dedi. Başını öne eğdi, sonra aniden sağa çevirdi. Masanın üzerinde duran kül tablasındaki sigarasına baktı. Nefes aldıkça dağ gibi yükselen ciğerlerinden ve kesik kesik solumasından sinirli olduğu anlaşılıyordu. Sigarasını bir hışımla aldı, ucunda bi...

Primula*

Maviliğin sonsuzluğunu sesine katmış, birbiri peşinde koşuşan haylaz dalgalar ve sürükledikleri aydınlıkta yetişen martı sesleri, güzel bir rüyadan mı yoksa rüyaya mı uyandıklarını anlamaya çalışan ağaç dallarının esneyişleri. üzerine yağan karlardan silkelenerek ayağa kalkmaya çabalayan yeşilin...