Birkaç siyah gözlük, 3-5 damla gözyaşı, bolca dedikodu, siyah eşarplar, günlük telaşeler, pek nadide bazı şiirler, rüzgârda sallanan çiçekler, bir de şarjlı taşınabilir hoperlörü ve yeşil kalpağıyla yarı Arapça konuşup ölümü sıradanlaştıran hocadan ibaretti ölen tesadüfleri yolculamaya g...
Ne de hazırmışız Yeni Dünya tanımına... İhtiyaçlar farklı farklı olsa da hepimizin şikayet ettiği şeyler varmış. Tüm verilere sahip olmadan yapılan sentezler ve sonrasında ardı ardına oluşturulan tezler ve antitezler çarpışırken bile dualitenin o sihirli mekanizmasına sığınıyoruz. Tanrının karşı...
Her insanın bir kütüphanesi olmalı. Saatlerce kendinle kalabildiğin, her bir kitabı tek tek incelemeye biraz zaman ayırabildiğin, kağıt kokan farklı farklı kitapların için de kaybolduğun ya da birinde takılı kalıp zamanın nasıl da geçtiğini anlamadığın yerdir benim için kütüphaneler . Mis gibi k...
Bir sesin bir türküyle renk renk yayıldığı yeryüzü burası. öğrenilmiş kelimelerin öğretilmiş kelimelerden daha ağır bastığı bir toprak bütünü. Bu bütüne armağan edilmiş bir nehrin kıyısındayım. Attığım her adımda ayaklarıma daha çok yeşilin bulaştığı bir yerdeyim: Bir yanı güneşe diğer yanı nehir...
Sular durulmuyor, sıkıntılar pencereden kaçmak için can atıyor, hayaller geceyi bıraktı gündüz yüreğimize çöküyor yol yol. özlemler hayallere, hayaller hüzne doğru yelken açıyor. Biz ise stabil bir şekilde bekliyoruz hayatın normalini. Normal sandığımız eskinin yeni normalini daha doğrusu. Büyük...
1- Su eziliyordu, sardunyanın dişleri arasında. İhtiyardı çiçek, Ne de olsa, tek ayağı çukurda. Organlarının kitap olmasını düşlüyordu, Koparıldıktan sonra! 2- Erkenden uyumuş, Hiçbir şeyi bilmiyordu yasemin. Boynunu bükmüş, Ağzını bıçak açmıyor; Oysa hafızasında tüm ola...
Kalbinle doğurduğun ne varsa aydınlığın olacak biliyorum. Uçurtmanın kanadına takılıp gezinen çocukların ellerinden tuttuğunda büyümeyecek, erişkinliğe erişmeyecek kasvetle sarılan yüreğin! Herkesin olgularıyla yaşamak mecburiyetiyle ödüllendirilmeyeceksin artık. Gün gelecek dünyaya baktığın pen...
Yıllar önce karanlık bir denizin ortasında küçük, savunmasız bir tekne görmüştüm. Okulum deniz kıyısındaydı. Kış mevsimiydi, yüreğimi burkan bir haber almıştım. On dokuz yaşında kalp çabuk kırılıyormuş demek, baş edemediğimi hatırlıyorum. Okulun bir ucundan öbürüne yürüdüm. Güzel Sanatlar Bölümü...
Ve sen hiç gelmesen de Görmesen de, bilmesen de Avutamasan da geceleri sana dair açlığını İçimdeki hüzün saçlı çocuğun, Gözlerimden çözemesen de hasretin kör düğümlerini Bir masalın içine gizlenmiş kahramanı bulamıyorsam Ama hissediyorsam varlığını hiç tereddüt etmeden Bir düş düşüyorsa ye...
En sarp uçurumun kenarına gelip, ansızın gözü kapalı çılgın bir aşık gibi kendini aşağıya doğru bırakıveriyor ruhum. Sanki tüm hiçliklerden sıyrılıp geçmiş, sanki alev alev yalazlarda zırhsız yanarak kor olup bitmiş. Arsız, umarsız düşlerin peşinde, sayfalarca şarkı yazmışım, prensine kavuşama...
Kendi dilimde anlatabilirdim. Günışığını ve gölgeyi. Hayali ve gerçeği. Hatta sınırlar çekemediğiniz gündüz göğünü. Kalbin ve aklın uzlaşmaz harflerini anlatabilirdim. Denizin köpüğünü aldığınızda avuçlarınızda kalan tuzu da anlatabilirdim. Kalbin kale kapılarını, sınırlara surlar örüşünü, renkle...
çocukluğumun evlerini düşünüyorum da hayatın zor olduğu yıllardı ama her şeyin kalitesi de düştü sanki zamanla. Eşyalarımızın ahşaptı. Şimdi tümü kaplama. Yiyeceklerimiz organikti. Şimdi zor bulunuyor ve pahalı. Oyuncaklarımız bile doğaldı. . Evimizin kapısı sabah açılır akşama kadar da kapanmazd...
Kimimiz nokta koyuyor gülüşüne, Kimimiz hayata soru işareti. Kimimiz haykırışına ünlem, Kimimiz umuduna üç nokta. Kimimiz de bugün ile yarın arasına Kocaman bir virgül. Buyur anlat meramını dediler, Sırtıma yüklediler noktalı virgülü, Halbuki baksalar görecekler, İşaretin arkası,...
Sonra Necmi Hasan’a dönerek alaycı bir ses tonuyla, “Senin en iyi dostunu gördüm geçen gün.” deyiveriyor. Hasan bu söylenenin kim olduğunu anlamadığını göstermek istercesine kaşlarını kavuşturuyor. Yüzüne de şaşkın bir ifade takınıyor. Hafif bir tebessümle, “Anlayamadım...
"İnsanı yarattığında tanrılar, ölümü verdiler ona, Sonsuz yaşamıysa kendilerine ayırdılar." - Gılgamış Destanı Ağaç demek, hayat demektir. Kendi meyvesinden hayat bulur, yeniden ve yeniden doğar ağaç. Evreni oluşturan tüm unsurlarla uyum içindedir. Su ile beslenen ağacın kökleri toprakla, ya...